Karen Horney - Nevroz ve Sevgi Üzerine


Karen Horney Nevroz


Kişiliğin belirlenmesinde ruhsal dürtülerden cok çevresel ve toplumsal koşulların rol oynadıgını öne sürmüştür.Nevroz ve sevgi üzerine kitap yazmıştır.

"Nevroz,dürtüleri  yaşamı ve toplum arasındaki dengeyi kuramayan, organik hiçbir temeli olmadığı halde, genelde çocukluk kaygılarından kaynaklanan bu durumu histeri nöbetleri, fobiler, ruh çöküntüleri, yaygın bedensel ağrılar vb şeklinde rahatsiz yaşama durumu."

 Kendi yazdığı kitaptan metinleri okuyalım.Çok iyi noktaları yakalamış gerçekten.Herkezin okumasını öneriyorum...

“Bazı insanların en büyük istekleri sevilmek ve kabul görmektir; bunların bu isteklerinin ‘tatmin’i için yapmayakları şey yoktur.” der. Dürtülerin normal niteliklerini reddetmemektedir ancak bunaltıya karşı güvenlik unsuru olarak kullanıldıklarında bambaşka bir şey haline dönüşeceklerini söyler. “İtici güçlerin farklılığı, duygu ve davranışta da farklılık yaratır. Eğer bizi harekete geçiren tatmin olma isteğiyse, davranışlarımızda bir kendi kendiliğinden olma ve bir ayrım niteliği bulunacaktır. Yok eğer bizi harekete geçiren bunaltı ise, duygu ve edimlerimiz zorunlu ve ayrım gözetmeyen edimler olacaktır.”

“Ruh hastalıklarında sevgi özlemine pek sık rastlanır... İnsan, düşman olan ve tehdit eden bir dünya karşısında kendini çaresiz hissediyorsa, o zaman sevgi aramak herhangi bir yardım, kabul görme ve iyiliğe uzanmak için en mantıklı ve doğrudan doğruya yoldur... Sevgi arayan nevrotik kimse aslında çok az şey istemektedir; yani insanların kendisine şevkatli davranmalarını, öğüt vermelerini; onun kimsesiz, zararsız ve yalnız olduğunu, herkesi memnun etmek istediğini, kimsenin hislerini kırmak istemediğini anlamalarını ve takdir etmelerini beklemektedir. Onun bütün gördüğü ve duyduğu budur. Kendisinin duyarlılığının, birikmiş düşmanlıklarının, kesin isteklerinin kendi ilişkilerine ne derece müdahale ettiğini görememekte; başkaları üstünde yarattığı izlenimi ya da karşısındakilerin kendisine gösterdiği tepkiyi değerlendirememektedir. Bunun sonucunda, arkadaşlıklarının, evliliklerinin, aşk serüvenlerinin, mesleki ilişkilerinin neden bu kadar tatminsizlik verici olduğunu anlayamamaktadır. Sonunda başkalarının kabahatli ve düşüncesiz, kötü, vefasız olduklarını ya da anlayamadığı bir nedenle kendisinin sevilen bir insan olma yeteneğine sahip bulunmadığını düşünür. Böylece bir sevgi düşünü kovalar durur.”


Karen Horney nevrotik kişinin sevgi yeteneğinden yoksun oluşuna rağmen, başkalarının sevgisine çok ihtiyacı olduğunu söyler. Burada çok zor bir soruyla karşılaşır. Sevgi nedir? Sevgi ‘muhabbet’ verme ve alma yetisi şeklinde tanımlanagelmiştir ama çoğumuzun içinde hissettiği sevgi eğer sevme yeteneksizliğiyle birlikte bulunuyorsa bu tanım sevgiyi yeterince açıklamaz. Sorular devam eder: “Önemli olan, sevgiyi doğuran davranıştır. Ancak bu, başkalarına karşı olumlu temel bir davranışın belirtisi midir, yoksa, sözgelişi birinin bir insanı kaybedeceği korkusundan mı ya da başkasını eline geçirmek tutkusundan mı doğmuştur?” Sevginin ne olduğunu söylemek zordur. Sevginin ne olmadığını daha kolay söyleyebiliriz. Horney sevginin başka birini kendi belirli ihtiyaçlarını tatmin ettiği için (yani bir amaç için araç olarak) kullanılmasının sevgiyle bağdaşmayacağını söyler. Normal bir insanın sevgiye ihtiyacı olmadığını söyleyemeyeceğimize göre hangi ihtiyaçların sevgiyle karşılanıyor olduğu normal ve patolojik sevgi arasındaki sınırı belirliyor olsa gerek. Bir insanın sevilmesinin nedeni sevene hayran olması ise, eleştirici olmaya başladığında yani hayran olma görevini yerine getirememeye başladığında birdenbire terkedilebilir.


“Kuşkusuz, sevdiğimiz insandan bir şeyler isteriz: Tatmin, sadakat, yardım ve hatta gerekirse fadakarlık. Böyle istekleri belirtmek ve hatta bunlar için çaba harcamak, ruh sağlığının bir belirtisidir. ‘Sevgi’ ile ‘Hastalık derecesinde sevgi’ ihtiyacı arasındaki fark, sevgide sevme duygusunun önce geldiği, ruh hastasında ise ilk gelen duygunun güvenlik ihtiyacı olması ve sevme hayalinin ikinci dereceye düşmesidir.”


“Sevme yeteneksizliğinin bir diğer özelliği ise sevilenin kişiliğini, özelliklerini, sınırlarını, ihtiyaçlarını, isteklerini ve gelişmesini önemsememektir. Bir kadın, kocasına bağlı olduğunundan emin olabilir, ama yine de kocası zamanını işine, arkadaşlarına ya da meraklarına ayırdıkça ona gücenir, yakınır ve keyifsizlenir. Aşırı derecede koruyucu bir anne, çocuğunun mutluluğu için her şeyi yaptığına emindir, ama yine de çocuğun bağımsız gelişme ihtiyacını hiç önemsemez.”
Sevgi ile karşılaşan nevrotik hasta, dıştan bir güvenlik hatta mutluluk duyabileceği halde, bu, içinde bir güvensizlik ve korku da yaratır. Kimsenin kendisini sevemeyeceğine baştan inanmış olduğu için, bu sevgiye kanmaz... Başkalarını gerçekten seven bir insan, başkalarının da kendisini sevebileceği konusunda kuşkuya düşmez.”


Sevgi gösterisi nevrotik insanda bağımlılık korkusu uyandırabilir.“Duygusal bağımlılık, başkalarının sevgisi olmadan yaşayamayanlar için gerçek bir tehlikedir. Buna benzer en küçük bir şey, onlarda büyük bir karşı koyma çabası uyandırır. Bu tip bir insan, ne olursa olsun, kendisi olumlu bir duygusal karşılık veremez, çünkü bu karşılık bağımlılık tehlikesini ortaya çıkaracaktır. Bunu önlemek için, başkalarının yardımsever olduklarının bilincine karşı kayıtsız kalmalı ve onların şefkatsiz kimseler oldukları yolundaki duygularında ısrar etmelidir. Bu durum, açlıktan ölmek üzere olan, fakat kendisine verilen yiyeceği zehirlidir korkusuyla kabul etmeye cesaret edemeyen insanın durumuna benzer.”


"Başkalarını gerçekten seven bir insan, başkalarının da kendisini sevebileceği konusunda kuşkuya düşmez.”


Yorumlar

  1. kontrol etmeniz gerekir:)

    YanıtlaSil
  2. Ben büyük ölçüde burada bilgilendirici bir okuma her biri için teşekkür ederiz. Ben kesinlikle insanlarla da siteniz hakkında ifade yayılacaktır. Şerefe.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yazıya yorum yap :